Vâkıa Suresi 17. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 17. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 17. Ayetinin Arapçası:

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ

Vâkıa Suresi 17. Ayetinin Meali (Anlamı):

Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta per­vâne olur;

Vâkıa Suresi 17. Ayetinin Tefsiri:

İmân-ı kâmil, sâlih ameller ve uğurlu işlerle Allah’a iyice yakınlaşmış bulanan “sâbikûn” zümresine “mukarrebûn” ünvanı verilir. Bunların çoğu daha önce gelip geçmiş ümmetlerden, eksik bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacaktır. Çünkü önce gelip geçen peygamberlerin ve onlarla beraber hakkın mücâdelesini veren seçkin mü’minlerin bu zümreden olacağında tereddüd yoktur. Aynı şekilde Resûlullah (s.a.s.)’in ve İslâm’ın yaşanıp tüm dünyaya yayılmasında çok büyük fedakârlıklar gösteren ashâb-ı kirâmın bu zümrenin içinde oldukları şüphesizdir. Nitekim âyet-i kerîmede: “Muhâcir ve ensardan iman, amel, Allah yolunda infak ve cihadda öne geçen ilkler” övülmektedir. (bk. Tevbe 9/100) Bir görüşe göre de bunların çoğu, İslâm’ın birincil devirlerinden, eksik bir kısmı ise son devirlerinden olacaktır. Her iki ihtimale kadar de bizim o seçkin zümreye girebilmek için maddi-manevî gücümüzün son noktasına değin Allah’ın dinini öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma yolunda tarifi imkânsız bir soylu davranış ve fedakârlıkla hareket etmemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Basmakalıp bir kulluk ile değil “sâbikûn” grubuna girebilmek, “ashâb-ı meymene”den edebilmek bile zordur.

Öğretmen Ahmed Yesevî (k.s.) ne hoş tavsiye verir:

“Himmet kor’un can biliğa muhkem çalmaz

Mâsivânı muhabbetin özdin salmay

Göz yaşını nisâr iylâp zârın itmay

Esrâr yolun merdanlardın bilse bolmas.” 

“Bir insan; himmet kuşağını beline uygunca sarmaz, dünya sevgi ve bağlılığını kalbinden çıkarıp atmaz, Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamazsa, o adama Allah’a yakın olma sırlarının yolunu en büyük şeyhler, mürşitler bile açsa yeniden yürüyüp gâyeye eremez. Sırr-ı ilâhîye dışarı giden yolda deneyimsiz acemi bakınır, yollarda kalır.”

Fakat büyük bir gayretle bu seçkin, tâlihli ve bahtiyâr zümreye katılabilenlere cennette şu nimetler ihsan edilecektir:

    Bunlar her türlü nimetlerle donatılmış cennetlere yerleştirilirler.

    Altın, inci, ipek, yakut, elmas gibi kıymetli mücevherlerle tamamlanmış ve birbirine yakın dizilmiş son derece güzel koltuklar üstünde yüzleri birbirine bakacak şekilde ortak otururlar. Biri diğerinin sırtını görmez.

    Hiç değişmeyecek, güzellikleri hiç bozulmayacak sonsuz gençler, tekrar tekrar akıp dışarı giden meşrubat gözesinden doldurulmuş testilerle, sürahilerle, ibriklerle ve kadehlerle cennetliklerin çevresinde dolaşırlar. Onlara defalarca bardak sunarlar. Fakat bu içecekten içenlerin ne başları ağırır ne de akılları gider. Cennet içeceği müsamaha verir, ama sarhoş etmez. İnsanın aklını alıp saçmalıklara sürüklemez. Yoksa bu içeceği içmekle sızıp ağızlarından, burunlarından salyalar akmaz.

    İstedikleri, seçip beğendikleri türlü türlü meyveler, canlarının çektiği kuş etleri…

    Hiçbir elin değmediği, üzerine tozun düşmediği, bu sebeple son derece saydam ve parlak olan, sedefinde sarmalanıp gizlenmiş inciler misâli iri güzel gözlü hûriler…

    Mü’minler cennette hiçbir abes söz, yalan, gıybet, bühtân, ayıplama, itham, alay ve aşağılama duymazlar.

Kötü bir toplum içinde yaşamış mânevîyat ehli, selim tabiatlı ırk, Allah Teâlâ’nın cennette mü’minlere va‘dettiği bu nimetin ne dek büyük bir nimet olduğunu gayet iyi bilirler. Mü’minler orada yalnızca “selâm, selâm” sözü duyarlar. Birbirlerine selâm verirler, esenlik dilerler, hep barış içinde bulunurlar, arasında en minik bir kırgınlık ve pürüz olmaz. Dostlukları günden güne ziyâdeleşir. Diğer Taraftan Allah Teâlâ’nın ve meleklerin verdikleri selamı duyarlar, aldıkları manevî şımartma arttıkça artar.

Acilen sıra ashâb-ı yeminde:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 17. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-17-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html