Vâkıa Suresi 22. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 22. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 22. Ayetinin Arapçası:

وَحُورٌ ع۪ينٌۙ

Vâkıa Suresi 22. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bundan Başka kocaman gözlü güzel yüzlü hûriler;

Vâkıa Suresi 22. Ayetinin Tefsiri:

İmân-ı kâmil, sâlih ameller ve şanslı işlerle Allah’a tamamen yakınlaşmış bulanan “sâbikûn” zümresine “mukarrebûn” ünvanı verilir. Bunların çoğu daha önce gelip geçmiş ümmetlerden, az bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacaktır. Çünkü önce gelip geçen peygamberlerin ve onlarla beraber hakkın mücâdelesini veren seçkin mü’minlerin bu zümreden olacağında kararsızlık yoktur. Aynı şekilde Resûlullah (s.a.s.)’in ve İslâm’ın yaşanıp tüm dünyaya yayılmasında çok büyük fedakârlıklar belirten ashâb-ı kirâmın bu zümrenin içinde oldukları şüphesizdir. Nitekim âyet-i kerîmede: “Muhâcir ve ensardan iman, amel, Allah yolunda infak ve cihadda öne geçen ilkler” övülmektedir. (bk. Tevbe 9/100) Bir görüşe göre de bunların birçok, İslâm’ın ilk devirlerinden, eksik bir kısmı ise son devirlerinden olacaktır. Her iki ihtimale göre de bizim o seçkin zümreye girebilmek için fiziksel-manevî gücümüzün son noktasına kadar Allah’ın dinini öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma yolunda tarifi imkânsız bir soylu davranış ve fedakârlıkla hareket etmemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Banal bir kulluk ile değil “sâbikûn” grubuna girebilmek, “ashâb-ı meymene”den edebilmek bile zordur.

Öğretmen Ahmed Yesevî (k.s.) ne güzel nasihat verir:

“Himmet kor’un can biliğa muhkem çalmaz

Mâsivânı muhabbetin özdin salmay

Göz yaşını nisâr iylâp zârın itmay

Esrâr yolun merdanlardın bilse bolmas.” 

“Bir insan; himmet kuşağını beline güzelce sarmaz, dünya sevgi ve bağlılığını kalbinden çıkarıp atmaz, Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamazsa, o adama Allah’a yakınlık sırlarının yolunu en büyük şeyhler, mürşitler bile açsa tekrar yürüyüp gâyeye eremez. Sırr-ı ilâhîye dışarı giden yolda deneyimsiz acemi bakınır, yollarda kalır.”

Oysa büyük bir gayretle bu seçkin, tâlihli ve bahtiyâr zümreye katılabilenlere cennette şu nimetler ihsan edilecektir:

    Bunlar her türlü nimetlerle donatılmış cennetlere yerleştirilirler.

    Altın, inci, ipekli, yakut, elmas gibi kıymetli mücevherlerle tamamlanmış ve birbirine yakın dizilmiş son derece güzel koltuklar üzerinde yüzleri birbirine bakacak şekilde karşılıklı otururlar. Biri diğerinin sırtını görmez.

    Hiç değişmeyecek, güzellikleri hiç bozulmayacak ebedi gençler, durmadan akıp dışarı giden içecek gözesinden içi doldurulmuş testilerle, sürahilerle, ibriklerle ve kadehlerle cennetliklerin çevresinde dolaşırlar. Onlara durmadan bardak sunarlar. Fakat bu içecekten içenlerin ne başları ağırır ne de akılları gider. Cennet içeceği haz verir, fakat ayyaş etmez. İnsanın aklını alıp saçmalıklara sürüklemez. Yahut bu içeceği içmekle sızıp ağızlarından, burunlarından salyalar akmaz.

    İstedikleri, seçip beğendikleri türlü türlü meyveler, canlarının çektiği kuş etleri…

    Hiçbir elin değmediği, üstüne tozun düşmediği, bu sebeple son derece saydam ve aydınlık olan, sedefinde sarmalanıp gizlenmiş inciler misâli kocaman güzel gözlü hûriler…

    Mü’minler cennette hiçbir manâsız söz, yalan, gıybet, bühtân, ayıplama, itham, alay ve aşağılama duymazlar.

Kötü bir toplum içinde yaşamış mânevîyat ehli, selim tabiatlı ırk, Allah Teâlâ’nın cennette mü’minlere va‘dettiği bu nimetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu gayet iyi bilirler. Mü’minler orada yalnızca “selâm, selâm” sözü duyarlar. Birbirlerine selâm verirler, esenlik dilerler, defalarca uzlaşma içinde bulunurlar, aralarında en ufak bir kırgınlık ve pürüz olmaz. Dostlukları günden güne ziyâdeleşir. Bir De Allah Teâlâ’nın ve meleklerin verdikleri selamı duyarlar, aldıkları manevî haz arttıkça artar.

Derhal sıra ashâb-ı yeminde:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 22. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-22-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html