Vâkıa Suresi 44. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 44. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 44. Ayetinin Arapçası:

لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ

Vâkıa Suresi 44. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bir gölge fakat, ne serinlik verir, ne bir hayrı dokunur.

Vâkıa Suresi 44. Ayetinin Tefsiri:

Melun, dertli ve fena kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden derinlemesine giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir alev.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu alev cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Fakat oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve huzur veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle dalga geçmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, lakin sığındıkları zaman bunun gölge yok, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç kolon hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge ama ne serinlik verir, ne de alevden korur. O alev, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme biçiminde olmayacak; susama hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susuz develer anlamında bir kelimedir. Fakat içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı unutmak.

İkincisi; büyük günah üstünde diretmek. Bu, en büyük günah olarak bilinen şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, daima bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten sonradan tekrar dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu çok büyük delillere hafıza ve seziş nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ebedi kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp benimsemek ve bütün bir açık yüreklilik ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de baskı olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 44. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-44-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html