Sporcuların Aldığı Takviyeler Hakkında Bilgiler

Günümüzde sporla uğraşan kişiler, ZMA, protein tozu, kreatin gibi çok sayıda destek almaktadır.  Kalsiyum sadece besinlerle değil takviye yoluyla da alınabilmektedir. Hap, kapsül, çiğneme, sıvı ve toz şekillerinde de satılabilmektedir.

Menopoz dönemindeki kadınlar, adetleri duran doğurma çağındaki kadınlar, veganlar, ovo vejeteryanler, 70 yaş üzeri yaşlılar, vücudun büyük miktarda kalsiyum salgılamasına neden olabilecek kadar protein ve sodyum tüketenler, osteoporoz hastaları, kortikosteroidlerle uzun süre tedavi görenler, çölyak, inflamatuar bağırsak hastalığı, gibi hastalıklara sahip olanlar, kalsiyum takviyesi almalıdırlar. Elemental kalsiyum vücudun emdiği asıl kalsiyumdur.

Kalsiyum türleri şunlardır:

Kalsiyum Propiyonat: Kodu E282’dir. Suda kolaylıkla çözünen organik bir tuzdur. Kristal ve toz olarak üretilebilmektedir. Bazı peynir çeşitlerinde doğal olarak bulunmakta olup koruyucu etki sağlamaktadır. Ekmeklerde, unlu gıdalarda, çikolatalarda, tütün endüstrisinde, hayvan yemlerinde koruyucu olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Küflerin, mayaların ve mikroorganizmaların gelişip çoğalmalarının önlenmesinde kullanılmaktadır. Bazı araştırmalar gıda sektöründe kullanılan en güvenilir katkı maddesi olduğunu göstermiştir.

Kalsiyum Sitrat: Pahalı bir takviyedir. %21 elemental kalsiyumdur. Kolay emilir, yiyecekle veya yiyecekten ayrı olarak alınabilmektedir. Asidiktir, bu nedenle midenin fazla asit üretmesi gerekmemektedir. İrritabl bağırsak sendromu olan hastalarda, asit reflü ilacı kullananlarda, düşük mide asidi ve emilim bozukluğu olanlarda kullanılmaktadır.

Kalsiyum Fosfat: Temel minerallerin önemli bir bölümünü oluştururlar. İnek sütünde bulunan kalsiyum bileşiğidir. Birçok farklı formu bulunmakta olup farklı alanlarda kullanılmaktadırlar. Kemiğin %70’i kalsuyumfosfat minerali olan hidroksiapatitten oluşmaktadır. Diş minesi de büyük oranda kalsiyumfosfattan meydana gelmiştir. Kemik sağlığı açısından çok önemlidir. Osteoporoz tedavisinde etkilidir. Kolorektal kanser riskini azaltır. Sinir sistemini dengeler.

Kalsiyum Karbonat: En yaygın olarak kullanılan ve en ucuz olan formdur. %40 elemental kalsiyum içerir. Her bir doz 200 – 400 mg kalsiyum barındırmaktadır. Yiyeceklerle birlikte alındığında iyi emilmektedir. Gaz, şişkinlik ve kabızlık gibi yan etkilere neden olabilmektedir. Kireçtaşında, deniz kabuklarında, salyangozların ve yumurtaların kabuğunda bulunmaktadır. Böbrek hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır. Fazla alınması zarar verebilmektedir. Mermer, kireçtaşı, tebeşir üretilmesinde çokça kullanılmaktadır.

Kalsiyum Sülfat: Bu alçıtaşı olarak da adlandırılmaktadır. Isıtılıp kurutulduğunda hemen sertleşip donan bir yapıya sahiptir. Yaygın olarak mücevher yapımında dişçilikte, duş sistemlerinde, ekmeklerde maya için besin olarak, tıpta ortopedik ameliyatlarda kemik jenerasyonu için kullanılır. Antasitler de kalsiyum içerir ancak D vitamini içermezler.

Krom: Krom minerali de diğer mineraller gibi sağlık için son derece önemlidir. Krom vücut tarafından üretilmez, besin yoluyla vücuda alınması gerekmektedir. Kadınların günde ortalama 25 mg, erkeklerin 35 mg krom ihtiyacı bulunmaktadır. Krom metabolizmanın düzgün çalışması için gereklidir. Krom kandaki şeker seviyeleri ve kolesterol üzerinde düzenleyici bir etkiye sahiptir. Kandaki krom miktarı azalır ise şeker ve kolesterol oranı yükselecektir. Ayrıca glikoz vücut tarafından düzgün kullanılmaz. Ayrıca krom şeker hastalığı ve obezitenin önlenmesine de yardımcı olmaktadır. Kalp hastalıkları ve depresif ataklar üzerinde de olumlu etkileri bulunmaktadır. Krom bu yiyeceklerde bolca bulunmaktadır: Fındık, ceviz, bal, mantar, peynir, et, kepekli makarna, esmer pirinç, tam buğday unu, bira mayası, kakao.

Kromun sağladığı faydalar ise pek fazladır.

Krom, kan şekerinin seviyelerini düzenler, oynaklığa bağlı rahatsızlıkları giderir. Kemik erimesi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Kasları korur, kasların oluşumuna ve kuvvetlenmesine yardımcı olur. Protein ve kolesterol sentezinde etkin bir rol oynamaktadır. Fazla yağların yakılmasına ve ideal kilonun oluşumuna yardım eder. Kalp rahatsızlıkları riskini minimuma indirir.

Kromun Fazla Alınması

Ciltte tahriş meydana gelmesi, baş ağrısı ve baş dönmesi, ruh halinde bazı değişiklikler, midede bulantı hissi oluşması, kusma, düşünme yeteneğinin kullanılamaması, uzun vadede akciğer ve mide kanseri, depresyon ve anksiyete meydana gelmesi kromun fazla alınmasına bağlı olarak meydana gelebilecek hastalıklardır.

Bakır: Bakır minerali her insan vücudunun az da olsa ihtiyaç duyduğu bir mineraldir. İnsan vücudu kırmızı kan hücrelerini, kemiği, bağ dokusunu, bazı önemli enzimleri oluşturmak için bu minerali kullanır. Bakır minerali metabolizmanın sağlığının korunmasına yardımcı olur, güçlü ve sağlıklı kemikleri destekler, sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlar. Bakır, kolesterolün işlenmesinde, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasında, rahimdeki bebeklerin sağlıklı gelişmesinde ve büyümesinde önemli rol oynar, Romatizmal ağrıları dindirir, vücut gelişimini destekler ve sağlıklı büyümeyi sağlar, melanin üretimini destekler ve geliştirir, cilde faydaları vardır, beyin fonksiyonunu geliştirir, co enzim etkileşimini artırır, demir emilimini destekler, erken yaşlanmayı önler, enerji üretimini artırır, koli basilinin çoğalmasını engeller, tiroide iyi gelir, kırmızı kan hücrelerini artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kalp damar sağlığında oldukça önemli ve etkilidir. Bu mineral vücuda az miktarda gerekli olmasına rağmen, temel bir mineraldir. Yani bu mineral vücuda alınması zaruridir. Yetişkin bireylerin günlük olarak 900 mcg bakır almaları tavsiye edilmektedir. Hamile veya emziren kadınların günde 1 mg ve 1.3 mg bakır almaları önerilmektedir. Bakır en çok karaciğer, istiridye, spirulina, şitaki mantarı, birçok kuruyemiş ve tohumlar, yeşil yapraklı yiyecekler, bitter çikolatalar, deniz ürünleri, fasulye, kepekli tahıllar, soya unu, buğday kepeği, badem, avokado, arpa, sarımsak, fındık, yulaf, blackstrap pekmezi, pancar mercimek, bakır içeren yiyeceklerde bulunur. Teneke kutularda bulunan ve asit içeriği yüksek gıdalarda uzun süre depolama sonucunda bakır minerali etkinliğini kaybeder. Bakır eksikliğinin bazı belirtileri bulunmaktadır. Yorgunluk ve halsizlik, sık hastalanma, zayıf ve kırılgan kemikler, hafıza ve öğrenme problemleri, zor yürüme, soğuğa duyarlılık, soluk cilt, saçların erken beyazlanması, görme kaybı, bu belirtilerden önemli olanlarıdır. Bakır eksikliğinin bazı sonuçları bulunmaktadır.

Kansızlık, düşük vücut sıcaklığı, kırılgan kemik yapısı, osteoporoz, genişlemiş ve belirgin damarlar, düşük beyaz kan hücresi sayımı, düzensiz kalp atışı, yüksek kolesterol seviyeleri, enfeksiyonlara karşı düşük direnç, doğum kusuru, düşük cilt pigmentesyonu, tiroid bozuklukları bakır eksikliğinin neticesinde meydana gelen sağlık problemleridir.

Demir: Bu mineral vücut için en gerekli minerallerden biridir. Demir minerali bağışıklık sistemini güçlendirir, hastalıklardan korunmaya katkı sağlar. Demirin, insan vücuduna katkıları çok büyüktür. Çocukların gelişimine katkıda bulunur. Vücudumuzdaki demir, kırmızı kan hücrelerinde bulunan hemoglobin üretimi için kullanılır. Vücutta az miktarda demir bulunursa, kırmızı kan hücresi üretimi de az olur. Hemoglobinin de azalmasıyla birlikte oksijen miktarı da azalmaktadır. Bunun sonucu olarak demir eksikliği anemisi meydana gelir. Bu hastalıkla karşılaşmamak için demir takviyesi yapılmalı ya da demir içeren besinler tüketilmelidir. Kadınlarda adet dönemi ve gebelikte demir ihtiyacı artmaktadır. Demir eksikliği yetişkinlerde nefes darlığı, yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozuklukları, baş dönmesi, aşırı sinir gibi sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Çocuklarda büyüme döneminde demir ihtiyacı artmaktadır. Küçük çocuklarda özellikle bebeklerde demir eksikliğinden dolayı konuşma, yürüme, dikkat eksikliği meydana gelebilmektedir. Yetişkinler için günlük demir ihtiyacı 14 mg’dır. Demir mineralinin yüksek olduğu besinler bile bazen vücudun demir ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Bunun için takviye olarak demir alınmalıdır. Demir bakımından zengin olan besinler şunlardır; kırmızı et, karaciğer, tahıllar, pekmez, yumurta, fasulye, lahana, patates, pancar, badem, fındık, hurma, kabak, şeftali, armut, kuru kayısı, kuru üzüm. Demir mineralinin fazla alınması da bazı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Fazla alınan demir, damar sertliğine, hücrelerin erken yaşlanmasına ve yağlanmasına yol açabilmektedir. Bunun yanında fazla alınan demir vücutta kanser riskini artırmakta, siroz, şeker sağlık sorunu, kalp büyümesi, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, öğürme, soluk darlığına yol açabilmektedir.

İyot: İyot, vücudun tiroid hormonu üretebilmek için kullandığı bir mineraldir. Bundan dolayı metabolizma normal yolla korunmaktadır. Üreme sisteminin gelişimi, normal işleyişi ve çocukların beyinlerinin sağlıklı bir şekilde büyümesi için gereklidir. İyot, vücudun kalsiyum ve fosfor kullanımına yardımcı olmakta, cilt, saç, tırnak ve kemiklerin sağlıklarının korunmasında, vücudun gıda ve enerji kullanımını düzenlemektedir. İyot, tiroksin ve triodotironin adlı iki hormonun üretiminde önemli rol oynamaktadır. İyot eksikliğinin belirtileri şunlardır; Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada zihinsel geriliğin başlıca nedeni iyot eksikliğidir. İyot eksikliğinin diğer belirtileri ise şunlardır; kötü işleyen metabolizma, kuru ve pullu cilt, sıra dışı kilo alımı, sürekli yorgunluk, kabızlık, gerileyen doğurganlık, kaygı, değişken derecelerde depresyon, guatr ve büyüme bozuklukları. Doktorların ve diyetisyenlerin genel olan görüşlerine göre insanlar yeterince iyot almaktadırlar. İyot bakımından zengin olan besinler; deniz yosunu, karides, beyaz etli balıklar, alabalık, et, süt, yumurta, süt ürünleri, tuzdur. Patates, fasulye, hurma, havuç, ceviz, elma, çilek, cennet hurması, karabuğday az miktarda iyot içermektedir. Deniz ürünleri ve iyotlu tuz tüketmeyen kişiler, bu eksikliği gidermek için yaşa ve cinsiyete göre iyot takviyesi almaları gerekmektedir. Birçok kişi için günlük alınması gereken iyot miktarı 150 mcg’dir. Guatr, tiroid ve saptanmış iyot eksikliği bulunuyorsa, iyot takviyesi almadan önce doktor ile görüşmek gerekmektedir. Gebelikte iyot eksikliğinde bilişsel bozukluklar meydana gelir ve bu sorunlar genellikle kalıcı olur. Geri dönüşümü zor olmaktadır. İyot yetersizliği, iyot bakımından fakir olan topraklarda yetişen besinleri tüketen insanlarda daha çok görülmektedir.

Fosfor: İnsan vücudunda en çok bulunan ikinci mineraldir. Fosfor insan vücudun ağırlığının %1’ini oluşturmaktadır. Kalsiyumdan sonra insan vücudunda en çok bulunan ikinci mineraldir. Fosfor kelime anlamı olarak Yunanca’da ışık getiren demektir. Fosfor ilaç ve takviye olarak vücuda alındığında fosfat olarak adlandırılmaktadır. Sağlıklı kemik ve dişlerin oluşması için kalsiyum ile birlikte yapı taşı görevi görmektedir. Vücuttaki atıkların filtrelenmesinde, doku ve hücrelerin onarılmasında önemli bir görevi yerine getirmektedir. Sporcular için takviye edici gıdalara torqnutrition.com.tr aracılığıyla ulaşabilirsiniz.